Hayatımın etrafını pamuk iplerle sarmaya başlarken, yumağı bir geri doluyorum bir çözüyorum. Duruyorum bakıyorum gelen giden var mı sonra yumak elimde sallana dursun hoplaya zıplaya hayatın kırmızı rengine aldanıyorum. Gülümsemek ne güzel diyorum...susmak yerine konuşmalı diyorum. Görünmez bir çift el elindeki bantı zamansız bir şekilde ağzıma yapıştırma gayretinde. Vücudumda bana fazla gelen uzuvlarım; bazı dakikalar işte, ellerim ceplerime sığmıyor, kavuşmuyor birbirine. Üstelik bunların hepsi mutluluktan oluyor.
Evimin olduğu sokağa girerken köşede ağaçlar var sanki. Hepsinin dallarında gülen yüzler asılı, sokağın sonunda ise tereddütlü ifadelerin olduğu ağaç dalları...Köşeyi dönünce kararlı ifadeler sallanıyor diğer ağaçların dallarından bir bir. İştahla geçen var mı yakınlarından, kolluyorlar hepsi. İstemesem de yüzümde yer buluyor gülen ifadeler.
Ve sonra geliyor cümleler kolkola girmiş yokuşun başından.
Köşeyi dönerken ben yine; dokunmak istiyorum bulutlara...!
6 yorum:
Gene bir eda klasiği :). Su gibi anlatım pürüzsüz benzetmeler... Kalbinin aynası dilinde cnm :)
aman da aman o zaman :) teşekkür ederim canım benim beğeniliyosa ne mutlu, ama cidden :)
yaw bu ne güzel bir yazı :)
şu bulutlara bir gün dokunsan kim bilir neler yazacaksın ;)
bulutlara bi dokunsam aşağıya sepet sallandırmayı düşünürüm heralde yer nasıl biliyim diye :) sağol...
eğer dokunursan bulutlara gülümsemekten yanaklarına kramplar girer :) geçersen içinden mor, pembe, turuncu bulutların kalbin kanat çırpar deli gibi...edaa düşse gökten kafamızaa yaşasın diye zıp zıp zıplarız...
:) bulut bulut , umut umuttt :) ve akabinde zıp zıppp !
Yorum Gönder