10 Kasım 2008 Pazartesi

menfaat bavulundaki çirkin seneryo

-Hımm çok ayıp...Koskoca kızlara yakışıyor mu böyle kocaman kocaman bavullar dolusu laflar taşımak. Aracı kurumlar yorulmuyor mu bir yerlerde acaba. İsyan bayrağını tepenizde sallayan ellere de mi saygınız yok! dedi biri.

Kapının altından bir zarf geldi bir gün. Açıp baktım kimden diye. Sınırlar ötesindeki mektup arkadaşlarımdan birinden gelmiş olma olasılığı yüksek ya da sınırlar ötesinde olan ama yanıbaşımda yeri olan arkadaşımdan.

Değildi...

Yorgunsun biliyorum. Alışıksın ama çok yorgunsun böyle şeylere şahit olmaktan. Herseferinde aynı filmi tekrar tekrar görmek ve hiç şaşırmıyor olmak garip değil mi? Sıkıcı üstelik.

Yeni bir film çekilse artık, biraz da heyecanlı sahnelerde hop oturup hop kalsak diyorsun. Kısmet olmuyor. Yine aynı yönetmen ve yine bildik oyuncular. Kulis diye bir şey bile yok artık. Hayattan kopmadan filmin içine paldır küldür girmek onların yaptığı, kostümler üstlerine iğnelenmiş artık mıhlanmış gibi. Arada bir adım atyorsun sahneye, tam müdahale edecek oluyorsun, anlık isyanların oluyor... Duyan duymayana öyle güzel anlatıyor ki, '' bu yaşadığımız komedi miydi, dram mı, traji komik hikayelere mi merak sardık şimdi de? '' diyorsun.

Fazla mıyım, yoksa eksik mi diyorsun? eksikleri tamamlamak için gerekli çirkin parçalar nerden temin edilir biliyor musun? Yok, bilmek istemiyorsun, seni tanıyorum.

Şimdi bırak elindeki hediyeleri şöyle bir kenara bakalım. Oyun arkadaşlarına vermek istedin değil mi bir an. İçinden geldi, ama aceleci davranıyorsun farkında mısın? sabırsızsın...

Bu güzel insanların irili ufaklı menfaatleri var; yeni oyunda iyi rol kapmak için. Seneryoyu kaptılar gidiyorlar baksana!

Elindeki yeni oyunu da sen mi yazdın? İyi de burdaki pastacı rolünden sana hayır gelmez....

...

Upuzun bir mektup okudum ve katlayıp çantama attım...Şimdi gitmeliyim, soluklanmalıyım.

Hayat yeni oyuncular peşinde!








Hiç yorum yok: