6 Eylül 2009 Pazar

-Gördüm notları-

''Nasıl geçti, neler gördün?'' soruları konuşma balonlarında kısa cevaplarla karşılandı ben tarafından sanırım. ''güzeldi...'' diyerek ayrıntsız geçtim çoğu zaman. Zamanı da geçmek üzere üstelik, gördüklerim hafızamdaki depoda arka plana koşmaya başladılar. Zamana yenilmeden anlatmam gerek artık...

Aşamaları var bu işin aslında. Gitmek için hazırlanmak sonra ertelemek zorunda kalıp birden '' acele et gitme zamanın geldi'' devrine geçmek nefes nefese. Bavuluma ne koyacağım diyememek süre kısalığından, önce sadece gidiyor olmaya, görmek istediklerine yapmak istediklerine odaklanmak. Beni süsleyecek değil beni yaşatacak şeylere kafa yormak, sonra farkında olmadan aynaya bakarken şimdilerde içerden süslendiğini hissediyor olmak. Aşamalar gitmeye hazırlayamadı derinden, aşama ''o an ordasın'' da kaldı. O an ne görüyordum ben...

Köprüler mutlu etti sanırım en çok beni. Ezelden bir tren- köprü sevdam vardır. Trenler eskisi gibi asil değil sanırım artık yeni haliyle ama verimli. Köprüler eskisi gibi bağlıyor bi yerleri bir yerlere, birilerini birilerine...

Eifel diyip dururlardı yıllardır. Düşler şehri diyip şişirirlerdi Paris' i. Hakları var, şişirilesi ayrıntıları çok, ama öyle ''gözüm kapalı yaşarım ben bu şehirde, düşlerden de düş beğen'' denilesi bir yer değil. Bilmem yanımda sevdiğim insanlar da olsaydı düş kurmak daha kolay olurdu belki hatta düş kurmak kendiliğinden gelişirdi adına yaraşır bi şekilde. Köprüler nehirler, ama her halukarda kalabalıklar. Herşeyi görmek isteyen turistler. Şaşırdıkça şaşıranlar...içindeyken dışarıdan görmek gibi değil hiç birşey özetle.

Cam piramite giderken keman çalan amcayı gördüğüme sevindim. İyi ki o gün ordaydı. Sonra ne biliyim ben, beni ilk havaalanından şehre ulaştıran sıra dışı valon şapkalı bayan şöförden çok etkilendim, tabuları yıkıp yerine yenilerini koyma potansiyelindeydi tavırları. Özlediğim çok yok, gördüğüme sevindiklerim oldukça fazla. Kamp arkadaşlarımı tanıdığıma çok sevindim mesela. Dünya küçüldü cebimde hissettim onlarlayken...Çift tarafı ağaçlarla süslü, sağı solu yeşile varan güzel yollarda, onlarla hayatın özgür alanlarına hızlı geçişler yaşamış olmayı sevdim...

Bir de göremediklerim var bu kadar şey gördükten sonra. Herşeyin bir sebebi vardır nitekim... Ya zamanı değildir ya da görülmemesi gerekir...

2 yorum:

Güllerevurgunum dedi ki...

peki sen eski sen misin? Değişen ne sende?

e.d dedi ki...

Değişeni yaşıyorum. Değişen çok şey var kısa zaman aralıklarında. O da hissedilir sanıyorum zamanla.