7 Ocak 2009 Çarşamba

bir günde öğretmen olmak

Kararsız mısın?
Bir süre düşünmen mi gerekiyor?
Heyecanlanman mı gerek önce?
Daha mezun olmadın mı?

Bu tür sorulara ne cevap verecek vaktim vardı, ne de cevaplarımı dinleyip beni dikkate alacak aklı başında tek bir kişi.

-Birinin Esin öğretmen yerine derse girmesi gerek (!)
-Kim girsin? hımmm, sen girer misin?

BEN :evet şanslı kişi benim sanırım:)

Arkama dönüp bakamadan I-C nin kapısından içeri girdik bir başka sert mizaçlı bayan hocayla. Ve '' öğretmen içeri girince n'apılır '' azarının ardından, ''o beslenmeni şimdi kaldır sırası mı?'' azarıyla durumu pekiştirip girişi yaptıktan sonra top bana atılır.

-Merhaba çocuklar bugün öğretmeniniz biraz hasta o yüzden bu ders sizinle dersi birlikte yapacağız. Benim ismim Eda.(içimden halime bakıp işaret parmağını üstüme doğrultarak gülen kaç sevimsiz surat geçti bir bilseniz, üstelik o suratların içinde benimki de vardı)

-peki öğreeetmeniiimmm...!

iç ses: ''öğretmenim'' diyorlar.

çocuk 1: öğretmenim siz Figen hocanın kardeşi misiniz?
çocuk 2: öğretmenim matematik sorularımızı yapalım mı birlikte?
çocuk3: tekerlemeler ödevimiz vardı onu da yapabiliriz.
çocuk 4: öğretmenim benim başım ağrıyor.
çocuk 5: tokam koptu öğretmenim yapabilir miyiz?
çocuk 6: biz tahtaya bir gülen yüz bir ağlayan yüz çiziyoruz ona göre uslu duranları ve yaramazlık yapanları yazıyoruz oraya. ( peki ya kararsız ifade yok mu)
çocuk 7: hep siz mi gireceksiniz bu derse?

....

Bunlar sordukları sorulardan ve önerilerinden sadece ilk aklıma gelenlerdi. Bir o kadar da saç bantını düzeltemediği için yardım isteyen, ya da '' oyun oynasak n'olur sanki, biz hep Fransızca yapıyoruz'' diyen, org çalma teşebbüsünde bulunan...

Eda öğretmen bir o konudan tuttu bir bu konudan. '' heyyyy! ilk dersim, yardım yahu! '' diye bağırmak istedim bir ara.

Baktım olmayacak Fransızca diyalog da yaptırdım, tekerleme de okuttum. Tekerlemelerde geçen sayıların Fransızcasını istedim. ( eldeki kaynaklardan suyunu çıkarana kadar Fransızca da denilebilir)

Bir ara çok konuştular oyun oynayarak susturma çabasına girdim. Gözlerim kapalı şimdi, arkamı döndüğümde herkes oturmuş olacak! (arkada yerine oturmak için telaşa giren öğrencilerin sesi, bendeki huzur )

Bir ara çocuk bilmem kaç '' o beni aşağıladı'' diye ağlamaya başlayınca, sanırım susmayacak dediysem de '' aaa belki sen yanlış anlamışsındır o öyle şeyler söylememiştir '' yalanı uçurdum, baktım herkes evet söyledi diyor, o zaman özür diler şimdi di mi ? ( aslında niye ağlatıyorsun kızı vay terbiyesiz demek de gerekiyor sanırım )

çocuk 8: öğretmenim bize hikaye okur musunuz?
çocuk 9: ben boyama yapmak istiyorum!
çocuk 10: su içebilir miyim öğretmenim ( iç canım dedim)

hiiiiiiiiihhhh...yasak amaaaaaaaa diyen bir grup çocukla karşılaştım.

-peki bu seferliğe mahsus iç, ben bilmiyordum yasakmış bak dedim.

Sonra öğretmenler odasına adım attım. ( bizim odamız evet)

-nasıldı? yoruldun mu?
-yorarlar mı? yooo...hareketliler biraz ama sevdim. ( sanırım yetmedi)
- iyi ben söyliyim bir dahaki hafta Antoine' ın sınıfına gir sen. Onlar Fransızca' yı da biliyorlar.
-aaa ne güzel ( evet güzel, zorla olan bir güzellik hem de), olur tabi.

....

Okul bahçesi top oynayan bir sürü çocuk, aralarından süzülen 3 öğretmen adayı , biri terfi etti ( diploma çok da gerekli değilmiş)

Ve arkamdan bağıran Öykü:

-au revoir öğretmeniiimmm! ( görüşmek üzere )

'' bu bir bant kaydı mı? '' ifadesiyle görüntüde biz tekrar, adımlar sıklaşır...


-SON-














3 yorum:

Unknown dedi ki...

:) büyümüş de..

Güllerevurgunum dedi ki...

yaa sizin bu staj anılarınıza bayılıyorum :))

Bir de öğretmen olursanız eleştirdiğiniz öğretmenlerden ne kadar farklı olacağınızı merak ediyorum. Sizden çok umutluyum ona göre ;)

Yeni nesil sizlere emanet :))

e.d dedi ki...

biz bunlar bir kitapta toplayalım o zaman :)

yok bence öğretmen olmayacağımız için ( ki büyük konuştum) bu kadar anlatma isteği doğuyor bünyelerimizde. Enazından benim için öyle:)Bi de ben hiç anlatmıyorum bu gün istisna olsun.